28 Martta Dil-Ekin Söyleşimizin konuğu yaşama tanıklık eden cümleleri ve sıcacık anlatımıyla Yazar Adnan Gerger’di. Konuşmasına “Kitap okuyan herkesin dil konusunda düşünmesi gerekiyor” sözleriyle başlayan Adnan Gerger dilin kökeni, dilin bilişsel anlamı, dilin bize kattıklarının; üzerinde ciddi düşünülmesi gereken konular olduğunu belirterek “Dilin felsefesini bilmeden okuduğumuz metni çok anlamayız. Dilin felsefesini bildiğimizde okuduğumuz metni daha iyi anlarız” dedi.  

Gerger’in konuşması özetle şöyleydi:

“Dil bize neyi yansıtır? Dil doğuştan öğrendiğimiz bir şey mi? Bu soruların yanıtını hep arıyoruz. Dil insanın yaşamla bağlantısını düşünsel olarak ortaya koyandır.

Romanda dil nedir? Nasıl olabilir? Edebiyatta temel unsur dildir. Her romanda dilin farklı olduğunu görürüz. Çünkü dil yazarın bilincine göre şekillenir. Son yıllarda romanlarda dilin kişiselleştirildiğini görüyoruz.

Romanda neyi anlattığın değil nasıl anlattığın görüşü yanlış. Bu dili istediğin gibi bozar, dille istediğin gibi oynarsın anlamını taşır ki bu da dilin bozulması anlamına gelir.

Romanda kullanılan diller; sade, akıcı, ağır, ağdalı, şiveli, çocukça olabilir. Temiz dil; sade, basit ama anlamları katmanlı dildir.

Dil yaşayan bir organizmadır ama bu kendi yapısal özelliği içinde olmalıdır.

Sade, akıcı dil toplumcu gerçekçi akımda kullanılan dildir. Günlük dilin daha estetik anlamda olanıdır. Olabildiğince sade ve anlam katmanı olan dildir. Rıfat Ilgaz’ın Karartma Geceleri bunun en güzel örneğidir. Dil büyülüdür.

Dil yapısal bir değer getirmelidir. Metin okuyana bir şey katmıyorsa iyi bir metin değildir. “

Derneğimizde gerçekleşen etkinliğimizde bizimle olan değerli konuşmacımız Yazar Adnan Gerger’e ve katılımcılara teşekkür ediyoruz.